Son yıllarda önüne geçilemeyen bir hastalık tablosu olarak Otizm, kişinin dil, sosyal ve iletişim becerilerini bozan gelişimsel bir hastalıktır.son zamanlarda otoimmün hastalık olarakda kabul edilmeye başlanmıştır.ABD’de her 50 çocuktan biri otizmli. Türkiye’de ise bir çığ gibi büyümekte.
Yaptığımız şey bağırsaklarını iyi bir duruma getirmek, metabolik olarak onları dengelemek, metallerden kurtarmak ve eksik olan vitamin-mineral desteğini vermektir. Otistik çocukların tedavisinde ilk yapılması gereken şey kazeinsiz-glütensiz bir diyettir.
Glütene (unlu gıdalar) ya da kazeine (süt ve sütten yapılan gıdalar) aşırı düşkün ve ağrı eşiği yüksek olan çocuklarda bu oran daha da yüksektir.
Otizmli bireylerin birçoğunda glütenli (buğday unundan yapılmış) ve/veya kazeinli (sütten yapılmış) gıdalara aşırı bir düşkünlük vardır. Sindirilmeden kana geçen polipeptidler kazeinomorfin ve glütenomorfin bileşikleri küçük çapta bir morfin bağımlılığına yol açabilir bu da çocukta sürekli tekrarlanan davranışlara,takıntılara yol açmaktadır.
Diyetin başlarında yoksunluk sendromu olmaması için önce kazeinsiz sonra glutensiz diyete başlamak gerekir. Birçok otistik çocukda mide-bağırsak sorunları var.Kabızlık,ağrılı gaz sancıları,pis kokulu dışkı ve sıklıkla gaz kaçırma görülür.
Bağırsaktaki sağlıklı flora dengesi hastalık yapan flora dengesi lehine değişmiştir.Mantar,bakteri ve parazitler ürer.Toksinler,sindirilemeyen protein parçacıkları ve hastalık yapan mikroorganizmalardan çıkan metabolitler gastrointestinal sistem içersinde inflamasyona yol açıyor.Bağırsak hasarına yol açarak bu toksinler kana geçiyor ve sistemin fonksiyonu bozulduğundan vitamin ve minerallerin eksikliği gelişiyor.İmmun cevabın artması,enzim sisteminin yavaşlaması,sinir ileticilerinin sentezinde problem,alerjilerin gelişmesi ile beyin üzerine olan direk etkiden dolayı çocukta yaygın gelişimsel bozukluk tanısına yolaçıyor.